2015 Yılına Girerken…

Sevgili dostlar

Bir yıl daha geride kaldı. Ama ne yazık ki 2014 yılını iyi sözlerle anamıyoruz. Çünkü hem dünyada, hem Türkiye’de, hem de Hollanda’da olumsuz gelişmelerle dolu bir yıl geçirdik.

Dünyada savaşlar, çatışmalar, karşıtlıklar arttı. Yüzbinlerce insan yaşamını yitirdi. Milyonlarcası evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldı. İnsanların kutsal inançları araç edilerek kan döküldü, Dini radikalizm tavan yaptı. Mezhepçilik yayıldı. Anti-semitizm (Yahudi düşmanlığı), islamofobi (İslam düşmanlığı) arttı. Yoksulluk görülmemiş boyutlara ulaştı. Zengin daha zengin, fakir daha fakir oldu. Kapitalizm geniş kitleleri yoksullaştırdı ve yoksullaştırıyor. Televizyonlara bakamaz hale geldik. Her yandan savaş, çatışma haberleri geliyor, her yerden adeta yoksulluk fışkırıyor.

Hollanda’da da durum maalesef hiç pek parlak değil. Geçmiş dönemde biriktirilen zenginlik nedeniyle kimi sorunlar göz ardı ediliyor ama bu nereye kadar sürecek. Ekonomi uzun süredir patinaj halinde. Makro ekonomik göstergeler bir türlü istenilen noktaya getirilemiyor. Liberal Rutte II hükümeti, kendisine payanda olan partiler aracılığıyla sosyal hakları budamaya devam ediyor, uygulanan kötü ekonomik politikanın faturasını dar ve orta gelirli insanların sırtına yüklüyor. İşsizlik artıyor. Okulunu yeni bitirmiş gençler arasında işsizlik akıl almaz derecede yüksek. Bu durum hiçbir gerekçeyle izah edilemez. Hükümet çalışanları ezerken, zenginlere kol kanat geriyor. Sosyal adalet ve dayanışmanın yerinde yeller esiyor. Mevcut durum sürdürülemez duruma geliyor.

Bu kötü gidişattan en fazla etkilenenler doğal olarak bizim gibi göçmenlerdir. Bir yandan Türkiye hükümetinin bize uzanan ‘uzun eli’, bir yandan Hollanda’da yükselen yabancı düşmanlığı, islamofobi bizi ciddi olarak tehdit ediyor. Irkçı, ayırımcı parti giderek sesini yükseltiyor ve oyları giderek artıyor. Bu gidişat hiç iyi değildir.

Peki, sorunlar artarken biz ne yapacağız? Bu olumsuzluklar arasında yönümüzü nereye çevireceğiz?

Her şeyden önce şunu iyi bilmeliyiz ki biz Hollanda toplumunun ayrılmaz  üyeleriyiz. Türkiye anavatanımız, Hollanda yeni vatanımızdır. Bu nedenle buradaki sorunlarımıza odaklanmamız gerekir. Türkiye’deki kamplaşmaları, çatışmaları buraya taşımamalıyız. Elbette herkesin kendine göre farklı görüşleri vardır. Kimisi dindardır, kimisi ateisttir. Kimisi liberaldir, kimisi sosyalisttir. Kimisi milliyetçidir, kimisi enternasyonalisttir. Ancak bunları zenginliğimiz olarak kabul edip, farklı görüşte olanlara karşı toleranslı olmalıyız. Unutmamak gerekir ki herkes aynı görüşte olsaydı yaşam çekilmez olurdu. İnsanlık farklı görüşler temelinde ve tartışarak ilerledi ve ilerliyor. Eğer böyle olmasaydı insanlık yerinde sayardı.

Özellikle sosyal medyada oldukça aktif olan gençlerimize seslenmek istiyoruz. Lütfen tartışmaları efendice yapalım, başkalarının görüşlerine toleranslı olalım, kimseye küfretmeyelim ve hiç kimseyi asla ve asla tehdit etmeyelim. Dil, din, cins ve milliyet olarak farklı olanlara hakaret etmeyelim, onları aşağılamayalım. Unutmamak gerekir ki tehdit, küfür, hakaret, aşağılama, ayırımcılık bir gün gelir ters teper sahibini de vurur.

2014 yılında Türkiye’de de durum giderek kötüleşti. Hükümetin cilalamasına rağmen ekonomik durum hiç parlak gözükmüyor. Dışarıdan aşırı ölçüde borçlanarak, sıcak parayla ekonominin çarkı çevrilmeye çalışılıyor. Gelecek nesillere ağır bir borç yükü bırakılıyor. Bu sorumsuzluktur, vicdansızlıktır. Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, kadrolaşma ayyukaya çıktı. Bizzat cumhurbaşkanının, bakanların ve çocuklarının adının karıştığı cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk olayları  ve hergün tartışılmakda.

AKP hükümeti panik halinde herkese saldırıyor, sert söylemlerle toplumu kamplaştırarak, açıktan mezhepçilik yaparak ayakta durmaya çalışıyor. Despot yöntemlerle özgürlükleri kısıtlıyor.

Türkiye her açıdan kırılgan bir konumda bulunuyor. AKP’nin dış politikası tam anlamıyla bir fiyaskoya dönüştü. Komşularla sıfır sorun dediler, sıfır komşu noktasına getirdiler. Bugün Türkiye’nin bütün sınırları ateş çemberine çevrilmiş durumdadır. Dış gelişmelerin yanında bunda hükümetin yanlış politikalarının da ciddi payı vardır. Beceriksizliklerini örtmek içinse sürekli bağırıp, çağırıyorlar, herkesi tehdit ediyorlar. Şovenizmi yükseltiyorlar.

Sevgili dostlar,

Bütün olumsuzluklara karşın örgütümüz HTİB etkinliğini artırarak güçleniyor. Yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz Göç’ün 50 yılı ve HTİB’in 40. Kuruluş yılı etkinliği bunun somut göstergesi oldu. Tahminlerin üstünde bir katılım oldu. Göçün tarihi anlatıldı, öz örgütlerin rolü tartışıldı. Bunun yanında yıllardır birbirini göremeyen eski dostlar hasret giderdiler.

Bu tür etkinlikler önümüzdeki dönemde de artarak sürecektir. Sizin katkınız ve desteğiniz gücümüze güç katacaktır. Unutmamak gerekir ki HTİB sizin için var ve HTİB’i 40 yıldır ayakta tutan güç sizin gücünüzdür. Önümüzdeki zor dönemi aşabilmek için birbirimize sahip çıkmak zorundayız. Tek başına bir hiç olabiliriz ama gücümüzü birleştirirsek çok şeyi başarabiliriz.

Ve unutmayalım ki hiç birimiz aslında yalnız değiliz. Yeter ki birbirimize ve örgütlerimize sahip çıkalım. Yeter ki göçmenler olarak somut sorunlarımız etrafında tek yumruk olalım. Bu durumda aşamayacağımız hiç bir engel yoktur.

Bu temennilerle hepinizin yeni yılını kutlar, size, ailenize, akrabalarınıza ve dostlarınıza sağlık, mutluluk, esenlik dolu bir yeni yıl dileriz.

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB)