//Erdoğan’ın anti-demokratik politikalarına hayır!

Erdoğan’ın anti-demokratik politikalarına hayır!

Türkiye’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Erdoğan yüzde 52 oyla yeniden cumhurbaşkanı seçildi. Seçim sonucu belli olur olmaz Erdoğan kendisini destekleyenlerin katıldığı mitingde verdiği mesajlarla mevcut politikasına devam edeceğini, hatta bunu giderek sertleştireceğini gösterdi. Mitinge katılanlara, keyfi kararlarla tutuklu bulunan Kürt politikacı ‘Selo’ya idam’ sloganları attırması ve muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu yuhalattırması bunun göstergeleridir.

Anlaşılan odur ki, Erdoğan Türkiye toplumunu ayrıştırarak, kamplaştırarak, bölgede gerginlikleri artırarak, Batı dünyasına ve Avrupa ülkelerine düşmanca söylemlerde bulunarak iktidarını sürdürmek istiyor. Bunun Türkiye toplumuna verdiği zararlar bir yana, hem bölge, hem de Avrupa için büyük tehlikeler taşıdığını söylemeye gerek yok. Özellikle Avrupa ülkelerinin bu gerçeği göz önünde tutarak Erdoğan’a yönelik politikalar belirlemesinde fayda vardır. Çünkü Avrupa’nın güvenliği Türkiye’den başlar ve bu onların sorunudur demek lüksüne sahip değiliz.

Özgürlüklere saygılı, demokratik ve barışçı politikalar uygulayan bir Türkiye hem Türkiye toplumunun, hem bölge ülkelerinin, hem de Avrupa ülkelerinin çıkarınadır. Aksi takdirde ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bu nedenlerle Erdoğan’a dur demek ve Türkiye’deki demokrasi güçleriyle dayanışmamızı güçlendirmek zorundayız. Güvenlik nedeniyle Erdoğan’ın anti-demokratik uygulamalarını görmemezlikten gelmek, hatta üstü kapalı biçimde onaylamak tarihsel bir hata olacaktır. Biz tarihten biliyoruz ki otokrat liderlere yönelik onaylayıcı tavır her zaman ters sonuçlar doğurmuştur.  Tarihten ders almalı, bu hataya tekrar düşülmemelidir.

Ekonomisi büyük ölçüde Avrupa Birliği’ne bağlı, NATO dahil Avrupa’daki kurumlar içerisinde müttefiğimiz olan Türkiye tek başına yoluna devam edemez. Ayrıca Türkiye’de demokratik muhalefetin yüzde 48 oranında oy aldığını ve seçimlerin demokratik olmayan yöntemlerle iktidar lehine baskılandığını göz önünde tutmalıyız. Türkiye’deki demokrasi güçlerinin desteklenmesi, yalnız bırakılmaması gerekir. Bu bizim için hem ahlaki, hem de tarihsel bir görevdir.

Bunlar aynı zamanda Türkiye’nin demokratik değerler doğrultusunda ilerlemesi için bize fırsat penceresi sunmaktadır. Avrupalı yöneticiler bu fırsat pencerelerini kullanıp Erdoğan’ın anti-demokratik uygulamalarına dur demelidirler. Biz Avrupa’da yaşayan demokrat Türkiyeliler olarak bu yöndeki politikaları var gücümüzle destekleyeceğimizin bilinmesini istiyoruz.

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB)