//1 Mayis 2024 – HTIB

1 Mayis 2024 – HTIB

Eşitlik ve özgürlük mücadelesi bitmedi, sürüyor! 

1 Mayıs’ın İkinci Enternasyonal tarafından işçilerin ve emekçilerin ‘birlik, mücadele ve dayanışma günü’ olarak kutlanması kararının alınmasından bu yana 135 sene geçti. Bu karar alınırken dünyadaki koşullar elbette bugünden farklıydı. Zaman içerisinde kimi haklar kazanıldı ama esas sorun çözülemedi. 

Esas sorun neydi? Sömürüye ve baskıya dayanan kapitalist sisteme son verip yerine baskısız, sömürüsüz, herkesin emeğine göre kazandığı, eşitlikçi ve özgür bir sistem kurmaktı. Buna sosyalizm dendi. Bu sistem dünyanın üçte birinde otoriter yöntemlerle yetmiş yıl denendi ama iç ve dış nedenlerle sürdürülemedi. Şimdi kapitalizmin neo-liberal evresi denen bir dönemde yaşıyoruz. 

Peki, bu evrede durum nasıldır? 

Baskı ve sömürü yeni yöntemlerle birlikte aynen sürdürülüyor. Bu konuda birkaç rakam durumu çok iyi yansıtıyor. 

‘Dünya nüfusunun %1,1’lik kısmı, dünya genelindeki toplam servetin nerdeyse yarısına (%45,8’ine) sahiptir. Dünya nüfusunun %55’lik çoğunluğunun toplam gelirden aldığı pay ise yalnızca %1,3.’ (Kaynak: Credit Susisse Global Wealth Report 2021). 

Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi olan Hollanda’da durum nedir? Nüfusun yüzde 10’u toplam ulusal varlığın yüzde 64’üne sahiptir. Kadınlar erkeklerden yüzde 30 daha az kazanıyor. 

Gelişmiş kapitalist bir ülkedeki bu gelir dağılımı adaletsizliği gelişmekte ya da gelişmemiş ülkelerde hangi düzeylerdedir diye tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu konuda tek bir örnek vermek yeterli olacaktır: Türkiye. ‘Gini katsayısına göre Avrupa’da gelir dağılımı eşitsizliğinde Türkiye ilk sırada yer alıyor. Dünyadaki 130 ülke içinde ise 28. sırada bulunuyor.’(Kaynak: Euronews). 

Sonuç: Ne gelişmiş ülkelerde, ne de gelişmemiş ülkelerde sosyal adalet sağlanamadığı gibi giderek kötüleşmiş. Tabii, bozulan sadece gelir dağılımı değil, son yıllarda demokrasi, insan hakları ve özgürlük alanlarında da ciddi gerilemeler yaşanıyor. 

Dünyanın yarısından çoğu  otoriter sistemler altında yaşıyor. Demokratik denen ülkelerde ırkçı, yabancı düşmanı partiler giderek güç kazanıyor. Savaşların sayısı artıyor, nükleer savaş tehditleri havada uçuşuyor. Bütün dünyanın gözü önünde Filistin’de soykırım uygulanıyor ama herkes buna karşı üç maymunları oynuyor. 

İklim değişikliği artık bir iddia değil, koskocaman bir gerçek. Mevsimler birbirine karışmaya ve değişmeye başladı. Buzullar eriyor, denizler, göller kuruyor. Dünyanın ciğeri denen Amazon ormanları yok oluyor, çoğunluğun umurunda bile değil. İnsanlık adeta büyük bir felakete doğru koşar adım ilerliyor. 

Sonuç olarak, sevgili dostlar, 1 Mayıs’ın ilan edildiği dönemden daha büyük tehlikelerle karşı karşıyayız. 

İşçiler, emekçiler, çalışanlar olarak buna karşı tek bir silahımız var: Birlik, mücadele ve dayanışma. En güçlü, en etkili silahımız budur.  İşte 1 Mayıs bunun en büyük simgesidir. Buna sıkı sıkıya sarılmamız gerekir. Bu 1 Mayıs’ta da, dünyanın her tarafında olduğu gibi sokakları, meydanları dolduracağız ve gücümüzü göstereceğiz. Başka yolu yok. 

Geliyoruz, geleceğiz, yakındır, 

Sömürünün çarklarını kıracağız yakındır. 

Haydi 1 Mayıs’a! 

Hepinizi FNV’nin Amsterdam’da düzenlediği 1 Mayıs gösterilerine bekliyoruz. 

Yaşasın 1 Mayıs! 

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB)