Egemen Bağış Türkiye Avrupa Birliği Ortaklık Hukukuu Biliyor mu?
Hükümetin Avrupa Birliği Bakanı vize konusunda “şimdi böyle bir hak yok. Böyle bir hak var da biz bundan feragat etsek, biz bunu sorgulayalım.” diyor. Aynı Bakan Geri Kabul Anlaşması konusunda ise “Avrupa’nın Geri Kabul Anlaşmasıyla Türkiye’nin sınırlarını güvenlik altına alması yönünde talebi var. Türkiye’ye daha az yasadışı göçmenin gelmesi ve dolayısıyla Avrupa’ya daha az yasadışı göçmenin gelmesi.
Bu benim çıkarlarıma ters bir şey değil ki” açıklamasında bulundu.
Bu açıklamaları Türkiye’nin AB Bakanı tarafından yapılabilecek en talihsiz açıklamalar olarak değerlendiriyoruz. Sayın Bakan ya Avrupa’daki Türk varlığının hak mücadelesi sürecini bilmiyor ya da başka hesapları var!
Türkiye AB Ortaklık Hukukunun uygulanması 1/80 ve 3/80 sayılı Ortaklık Konseyi Kararlarına göre yapılmaktadır. Esasen Türkiye AB Ortaklık Hukukunun tamamı da budur.
19 Eylül 1980 tarihinde imzalanan Ortaklık Konseyi Kararlarının Türk işçilerinin serbest dolaşımına ve sosyal güvenlik haklarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri bugüne kadar hiçbir şey yapmamıştır. Ne maddi, ne hukuki ne de siyasal hiç bir destek bulunmamaktadır.
Ortaklık Konseyi Kararlarının uygulanabilir bir hukuk metni haline gelmesini, önceleri AB kökenli avukatlar, sonraları yoğun olarak ilk neslin çocukları, torunları olan genç Türk kökenli avukatlar gerçekleştirmiştir.
Ortaklık Konseyi Kararlarının tüm AB üyesi ülkelerde uygulanması için T.C. Hükümetlerinin 1980 yılından bu yana, AB Komisyonu, Konseyi, Parlamentosu nezdinde herhangi bir girişimi olup olmadığı merak konusudur.
Örneğin sosyal güvenlik alanını düzenleyen 3/80 sayılı OKK, 32 yıl sonra Türklerin oluşturduğu sivil toplum örgütlerinin desteği ve aralarında Türk kökenli bir avukatında bulunduğu bir davada ABAD’ın verdiği kararla uygulanabilir olmuştur.
Bu kararın tüm AB üyesi Devletlerde uygulanması için, Hollanda’nın Avrupa Parlamertosu Milletveki Emine Bozkurt ve Hollanda’daki Türk sivil toplum örgütlerinin çatı kuruluşu (IOT) AB Komisyonu nezdinde girişimlerde bulunmuştur. Bu mücadele sürdürülürken Sayın Bakan Bağış’ın Bakanlığının katkılarını sormak gerekmez mi? Unutmayalım, Sayın Emine Bozkurt Hollanda Milletvekilidir.
1/80 sayılı OKK’nın uygulamaya geçirilmesinin tarihçesi 1987 yılına kadar gitmektedir. Diğer kazanımları bir kenara bırakırsak, sadece ABAD’ın Soysal Kararı doğrudan Sayın Bakanın vize konusuyla ilgilidir. Türk vatandaşı hizmet sunucularına 1973 yılından önce vize uygulamayan hiç bir AB üyesi Devlet şimdi de vize uygulayamayacaktır. T.C. Devletinin Sosyal Kararının tüm AB üyesi Devletlerde uygulanması için herhangi bir girişimi olmuş mudur?
Türkiye’nin vize muafiyeti için Geri Kabul Anlaşmasını imzalaması çok büyük bir talihsizliktir. Hizmet sunucuları için kesin karar çıkmıştır. Hizmet alıcıları için ise ABAD’da görülmekte olan bir dava (Demirkan case C-211/11) bulunmaktadır. Bu dava hizmet sunucuları dışnda kalan tüm Türk vatandaşlarını kapsamaktadır. T.C. Hükümeti, 1980’den bu yana bir katkısı yok ama hiç değilse bu davanın sonucunu bekleseydi, vize muafiyeti diye anılan süreçten çok daha büyük kazanımlarımız olacaktı. Her Türk vatandaşı için vizesiz Avrupa, hem de hiç bir temyizi olmayacak şekilde ABAD tarafından belirlenecekti. Şimdi, Sayın Bağış kendisini ABAD hakimlerinin yerine koymalı. T.C. AB Bakanı vizesiz AB hakkımız yok diyor. ABAD Hakimleri ne yapsın!
Geri Kabul Anlaşmasına gelince, sözü uzatmaya gerek yok. Parafe edilen Geri Kabul Anlaşmasının “Kapsam” başlıklı (muhtemelen 2. madde) maddesinde, “giriş, bulunma ve ikamet koşullarını sağlayamayan veya bu koşullara yıllarca sahip iken sonradan kaybeden Türk vatandaşları” ifadesi var mıdır, yok mudur? İfadenin ikinci kısmı AB’de yaşayan 4 milyon Türk vatandaşını birinci derecede ilgilendirmektedir. Sayın Bakan Bağış parafe edilen metinde bu ifadenin olup olmadığını açıklamalıdır.
Biz AB’de yaşayan Türk Hukukçular, yasal ikamet sahibi Türk vatandaşlarının, yasal ikamet statüsünü çok kolay kaybedebileceğini biliyoruz. Sayın Bakan ABAD’ın 29 Mart 2012 tarihinde açıkladığı Tayfun Kahveci (C-7/10) ve Osman İnan (C-9/10) Kararlarını inceletsin. Geri Kabul Anlaşması daha önce imzalansaydı böyle davalar ve kararlar olmayacaktı.
3/80 sayılı OKK elimizden gidiyor. Geri Kabul Anlaşmasının imzalanmasıyla 1/80 sayılı OKK’nın uygulama alanı kalmıyor. Başta söyledik. 1/80 ve 3/80 Türkiye/AB Ortaklık Hukukunun can damarıdır.
Sayın Bakan Bağış görüşlerini bize açık olarak bağışlamalıdır. Türkiye AB’den mi vazgeçiyor? Öyle ise en azından bu çirkin pazarlığa bizi konu etmeyin.
Herşey çok yalın ve açık değil mi?